
DEREBAHÇELİ/ALİ KAYIKÇI
“ERBAKAN”ÇOK ANLATTI, “BATI” HEP KÖS DİNLEDİ!..
(“Malûmları” haşlama, mısra-mısra “Taşlama”):
Saygıdeğer Okuyucularımız!..
“Rusya-Ukrayna Savaşı”nda ikinci aya girilen şu günlerde; yazılı ve görülü basın-yayın dediğimiz günlük gazete ve TV-İnternet neşriyatında çıkan haber ve yapılan yorumlar yanında, Sizleri bir başka kaynak yayın/eserden (müsaadenizle) şöylece bir bilgilendirmek istiyoruz:
“Mustafa Yılmaz” tarafından yayına hazırlanan ve “Millî Gazete Ankara Kitap Kulübü”nce de bu yıl içinde neşredilen “SON TANIK Temel Karamollaoğlu (Hayatı-Hatıraları)” adlı 264 sayfalık eserin 144-145’nci sayfalarında, rahmetli Erbakan Hoca tarafından Londra’da verilen ve çoğunluğunu eski büyükelçiler ile müsteşar ve NATO komutanlarının teşkil ettiği bir konferans hakkındaki aynen şöyle denilmektedir:
“Konuşmanın muhtevası aklımda. Hak anlayışını anlattı. Hak nedir, hak neden doğar?.. Konuşmasının ana hatlarını dört prensip oluşturdu:
Birincisi; siz NATO olarak sömürü düzeninden vazgeçmedikçe dünyada barış olmaz.
İkincisi; siz çifte standardı bırakmadıkça dünyada huzur olmaz.
Üçüncüsü; tekebbür ve dayatmadan vazgeçmedikçe dünyada insan hakları ve hürriyet olmaz.
Dördüncüsü, çatışmayı değil diyaloğu esas almadığınız sürece dünyada istikrar olmaz.”
= = = (***) = = =
İşte, rahmetli Hocamızın yıllar önce “olmaz!… olmaz!…” diyerek dikkat çektiği bu dört ana unsurdan her biri, ayrı ayrı yerine getirilmediği içindir ki dünyamız bu kaos atmosferinden bir türlü kurtulamamakta; çekişmeler, çatışmalar, kan dökmeler yıllar yılıdır sürüp gitmektedir…
Diyoruz ve dahi bu his ve düşüncelerle kaleme aldığımız aşağıdaki mısralarımız ile Sizleri başbaşa bırakalım istiyoruz. Kalbî sevgi ve saygılarımızla…
= = = (***) = = =
Şu “Sömürü Düzeni”, bitmezse “Barış olmaz!”;
“Çifte Standart” varsa, “Dünya huzuru bulmaz!”;
Bu “Tekebbür/Dayatma”, “Hakkın yeri hiç dolmaz!”;
“İnsan Hakkı/Hürriyet”, kararsa da hiç solmaz;
“Diyaloğa” gelmezsen, “İstikrar: Hayâl” olur!..
“İstikrar: Hayâl” artık, “Diyaloğa” gelmezsin;
“Erbakan” çok anlattı, kıymetini bilmezsin;
“Resûlallah” ders verdi, bir nasîhat almazsın:
“Erdoğan” diller döktü, tutmazsan “maval” olur;
“Söz verdin/İmza attın”, yanımızda kalmazsın!..
“AB”, “NATO”, “Müttefik”; “Sana hizmet” ederse;
“Siyon” ağza bakarsın; emir verir, “Git!” derse;
Şu “Ukrayna Savaşı”, bugün-yarın biterse:
Şu “Brüksel Zirvesi”, “boru”dur “kaval” olur;
Ve “Putin: Moskova’ya, boynu bükük giderse…
“…Boynu bükük giderse”, elbet “Putin hal” olur;
“Suriye”nin kanları, “Afgan’la hem-hâl” olur;
“Rabbim: İhmâl eylemez”, bir “Kün!..” der, “derhâl” olur!..
“Kırım: Sürüldü” gitti, “Moskof: Lâyıktır derse”;
“Sovyetler: Bitti-biter”, “Rus” da “izmihlâl” olur!..
“Etme-bulma dünyası”, “Edenler”e edilir;
“Erbakan” çok anlattı, sanma “Hakk’a” gidilir;
“Batı” hep kös dinledi, biri olsun tutulur!..
“Erdoğan” diller döktü, “Bâtıl”dır “zevâl” olur;
“Tarih: Elbet yazacak”, sanma ki unutulur!..
KAYIKÇ’Ali “4 Esas”; “Evrensel bir beyân”dır;
Uyuyan şu “NATO”yu, “tut kulaktan uyandır”;
“AB” veyahut “BM”, varlığınız “ziyân”dır!..
“Erbakan” çok anlattı, sanma “Hakk’a” gidilir;
“Batı” hep kös dinledi, biri olsun tutulur!..