ALMAK MI VERMEK Mİ ZENGİNLİK
Evet sevgili dostlar, bugünkü konumuz almanın mı yoksa,vermenin mi daha hayırlı olduğundan bahsedeceğim. ” Veren el alan elden hayırlıdır.” (Buhari “Zekat”, 18) hadis-i Şerifte söylendiği gibi, başka bir hadis-i şerif, hayatımıza yön vermiştir. “Sağ elin verdiğini sol el görmeyecek”.
Şimdi gerçekten hayatımızı böyle mi yaşıyoruz, yoksa rabbena rebbana hep bana mı diyoruz.
İşimin icabı dışarda, caddelerde yürürken, toplu taşıma araçların da devamlı gözlem halindeyim. Şu sıralar işlek caddeler SMA’lı çocuklara yardım için annelerin, babaların yardım çığlıkları ile dolu! Bu çocukların tedavileri Türkiye’de maalesef yapılmıyor. Tedavi masrafları milyon dolarları bulmakta! Bizler toplum olarak merhametli insanlarız, gözlemliyorum, içimizde çok merhemetli, yardım sever insanlarımız var. Yardımda bulunuyorlar sağ olsunlar. Keşke devletimizin böyle çocuklarımızın tedavisini üstlense, tedavilerinde yardımcı olsa! Ailelerde böyle sokaklarda perişan olmasa!
Çoğu zaman toplu taşıma araçlarını da kullanıyorum. Bazen öyle güzellikler ile karşılaşıyorum ki! Duygulanmamak elde değil. Toplu taşıma aracına bir yolcu biniyor, kartını makineye okutuyor, makinenin otobüsü çınlatan bir ses ile “bakiye yetersiz” diye kart basan kişiyi mahçup etmesi nasıl bir duygu! Kart basan kişi utangaç bir sesle kartı olan varmı? Diye sorması na çok kez şahit oldum. İşte merhamet mi diyim, yoksa insanlık mı! Bir yolcumuz kartını çıkartıp, bakiyesi yetersiz olan kardeşimize veriyor. Arkasından nakiti yetersiz yolcu, parasını çıkarıp veriyor, kartı veren kardeşimiz o parayı almıyor. Israr edilse de almıyor. Bu olayı bir kere değil, çok kez yaşadım. Sevgili dostlar, böyle bir milleti dünyada bulamazsınız.
“Gözlerimzin rengi ne renk olursa olsun, göz yaşlarımız hep aynıdır.” Biz aynı hamurun insanlarıyız.
Düşmanlarımızın insanları boğduğu iple, bizler de bir birimizi boğmayalım.
Nezaket çok güzel bir örnek:
Neyzen Tevfik soğuk bir kış günü aç sefil ortada kalır.Sığınır bir caminin şadırvanına ve bekler ki birisi onu görsün ve yardım etsin. Fakat hava soğuk gelen giden yok…Çaresiz kalkar yerinden ve perperişan, kalacağı yere doğru yürümeye başlar.O dönemin en varlıklı ailelerinden birinin gencecik oğlu askerden yeni gelmiştir ve O’nu görür ve halini anlar.
Genç adam o günün en büyük parasını cebinden çıkartır , takdim edecektir ama bir sorun vardır. Karşısındaki koskoca Neyzen Tevfik’tir.Allah’ın deli ve veli bir kulu..!
Koca Neyzen’in sağı solu belli olmaz ki, bir bakarsın devlet başkanlarına kafa tutar bir bakarsın zamanın en zengin adamlarını yerin dibine sokar.Delikanlı parayı buruşturup Neyzen’in ayaklarının dibine doğru hafifçe atar.. Sonra omzuna dokunup; ‘Efendim paranızı düşürmüşsünüz . ” der. Neyzen gözleri zaten hasta, zar zor açıyor göz kapaklarını ve çocuğa bakıyor. Anlıyor tabii ki inceliği, zerafeti.; -Ah be çocuk, ah be evladım…O düşen sizin pırlanta kalbinizdir..
Nezaket, insanlık ne güzel şey.
Demek ki! Almanın da, vermenin de bir adabı varmış. Almanın değil vermenin zenginlik olduğunu bilenlerden olmak dileğiyle…
Baki Selamlar
Miraç MORÇÕL