Saygıdeğer Okuyucularımız!..
Bilindiği üzere; aslen Rizeli olan Sn. “Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan” 26 Şubat 1954 tarihinde İstanbul’da dünyaya geldi. 1965 yılında Kasımpaşa Piyale İlkokulu’ndan, 1973’te ise İstanbul İmam-Hatip Lisesi’nden mezun oldu. Fark dersleri imtihanlarını da vererek “Eyüpsultan Lisesi”nden de diploma aldı. Üniversiteyi, “Marmara Üniversitesi İktisadî ve Ticarî İlimler Fakültesi”nde okuyup burayı da 1981 senesinde bitirdi.
1969-82 yıllarında amatör olarak futbolla da ilgilendi. Aynı yıllarda MTTB öğrenci kollarında aktif görevlerde bulundu. 1976’da MSP Beyoğlu Gençlik Kolu Başkanlığı’na ve aynı yıl MSP İstanbul Gençlik Kolları Başkanlığı’na seçildi. 1980 yılına kadar bu görevlerini sürderen Erdoğan, siyasi partilerin kapatıldığı 12 Eylül döneminde, özel sektörde bir süre müşavirlik ve üst seviyede yöneticilik yaptı.
1983 yılında kurulan “Refah Partisi” ile fiilî siyasete geri dönen RTE, 1984 yılında “Refah Partisi Beyoğlu İlçe Başkanı”, 1985’te ise “İl Başkanı ve MKYK üyesi” oldu. 1989 Beyoğlu mahallî seçimlerinde partisi büyük bir başarı kazandı ve bu çalışmaları yurt çapında örnek teşkil etti.
27 Mart 1994 mahallî seçimlerinde “İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı” seçilerek siyasî kabiliyeti, ekip çalışmasına verdiği önem, insan kaynakları ve malî mezulardaki başarılı icraatıyla dünyanın en önemli büyükşehirlerinden biri olan İstanbul’un kemikleşmiş p(ı)roblemlerine doğru teşhis ve çözümlerde bulunması ve p(ı)rojeler üretmesile tarihe geçti. 2 milyar dolar borçla devraldığı İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin borçlarını büyük ölçüde ödemesi yanında 4 milyar dolarlık bir de yatırım gerçekleştirdi.
12 Aralık 1997’de Siirt’te halka hitâben yaptığı konuşma sırasında okul kitaplarında dahi yer alan bir şiiri okuması gerekçe gösterilerek/bahane edilerek hapis cezasına çarptırıldı ve Pınarhisar Cezaevi’ne konuldu. Ardından da “Artık siyasi hayatı bitti, muhtar bile olamaz” denilen Erdoğan, ilerleyen yıllarda milletin teveccühü ile “Başbakan”, “Cumhurbaşkanı” ve “Türkiye’nin ilk Başkanı” oldu.
“Siyonistlere başkaldıran, küresel eşkıya ABD’ye boyun eğmeyen, muhacirlere kucak açan Erdoğan, vesayet odaklarının tüm engelerini milletle birlikte aştı. Omurgalı dış siyaseti ile kısa sürede Türkiye’nin çehresini değiştirdi; mazlumlar ve mağdur halklar tarafından da ‘milletin ve ümmetin adamı’ olarak nitelendirildi.” (Yeni Akit Gazetesi; 26.02.2023, sy. 1, 8)
= = = (***) = = =
Malûmları olduğu gibi, önceki hafta “Nobel Enstitüsü”nden yapılan bir açıklama ile “2023 Nobel Barış Ödülü” için 212 kişi ve 93 kurumun aday gösterildiği listede “Başkan Erdoğan”ın da yer aldığı bildirildi.
“Rusya-Ukrayna Savaşı” sebebiyle üstlendiği “Arabuluculuk” yanında “Tahıl Koridoru”nun ihdâsı, “Covit-19 Salgını” sırasında gösterdiği olaganüstü çabalar yanında “Suriye ve Iraklı Göçmenler”e kucak açılması, “Türk Dünyası”nın bir araya getirilmesi için iş ve güç birliği sağlanması, “15 Temmuz Darbe Girişimi”nden yüzakıyla çıkması ve “FETÖ”yü dünya-bucak kovalaması, “Irak ve Suriye Cepheleri”nde “PKK ve YPG”ye kök söktürmesi, “Karadeniz’de Doğalgaz” bulması, “Akdeniz’deki haklarımız”ı savunması, “İHA-SİHA”lar ile ülke-ülke, kıt’a-kıta “TC’nin îtibârı”nı taclandırması, yurdumuzu “hizmet ağları” ile örmesi, “6 Şubat Depremi”nin akabinde hızlı bir şekilde “yaraları sarması” ve yıllar öncesindeki İstanbul’da “belediyecilik hizmetleri”nde “Altun Başkan” olarak adlandırılması ve de “BM” kürsüsünde “Dünya 5’ten büyüktür!” diye haykırması… O’nu şimdilerde haklı olarak“Cumbaba”lığa taşımıştır…
“69 Yaşına” girmesi yanında “Nobel”e de aday gösterilmesi sebebiyle “Hörmetli Başkanımız”a; “daha nice hayırlı hizmetler, sağlık ve âfiyetler ve uzun ömürler!..”
Diliyoruz ve dahi bu his ve düşüncelerle kaleme aldığımız aşağıdaki mısralarımız ile Sizleri başbaşa bırakalım istiyoruz. Kalbî sevgi ve saygılarımızla…
= = = (***) = = =
“RTE” artık “Cumbaba”, “milyonların babası”;
“Nobel Barış” yakışır, “milyar dolar” hesapta!..
“Çeyrek Asırlık Hizmet”, “Millî Görüş” çabası;
“Sevgi… Saygı… Muhabbet…”, “gönül” denen o kapta;
“Dünya Lideri” oldu, “İHA-SİHA” cakası!..
“15 Temmuz” bir “darbe”, “ramak kaldık iç harbe”;
“ABD: Maske taktı, PKK’ya son perde”;
“Suriye”de “Irak”ta, “Mehmetçik” hep “seferde!..”
“Sevgi… Saygı… Muhabbet…”, “gönül” denen o kapta;
“Ülke ülke” dolaştı, “takdir-tebrik” her yerde!..
“Savaş”lar “çifte yıkım”, “bir kahraman” çıkarır;
“6 Şubat: Yıkım”dır, “milyonlar” var yakarır;
“Cûmalar”da “Kandil”de, “duâlar Hakk’a” varır!..
“Sevgi… Saygı… Muhabbet…”, “gönül” denen o kapta;
“Türk Dünyası” dirilsin, “Türkistan”ı kurtarır!..
“Rabbim: Yürü!..” deyince, “Olmaz”lar “mümkün” olur;
“RTE” elbet “fanî”dir, “kazançlar?: Mülkün” olur;
“Kızılelma” ideâl, “Diriliş?: Ülkü”n olur!..
“Sevgi… Saygı… Muhabbet…”, “gönül” denen o kapta;
“Beraber yürüdük biz…”, “şarkı”ydı “türkü”n olur!..
“RTE” artık “Cumbaba”, “milyonlarca evlât” var;
“Birlik”te “iri” olmak, “kardeşlik”te çok “tad” var;
“Ay-Yıldız” gölgesinde; “istikbâl” var, “murâd” var!..
“Sevgi… Saygı… Muhabbet…”, “gönül” denen o kapta;
“Dünya- Âh’ret” huzuru, “nîmetler”den “kat kat” var!..
KAYIKÇ’Ali “şâhit” ol, “RTE” artık “Cumbaba”;
“AFAD” çadırı gördük, “devlet eli-ilk aba”;
“TOKİ” damga vuruyor, bundan böyle “türâb’a!..”
“Sevgi… Saygı… Muhabbet…”, “gönül” denen o kapta;
“14 Mayıs: Seçim” var, “Cumbaba” var hesapta!..