DEREBAHÇELİ/ALİ KAYIKÇI
“Mısralı Sohbet/7”
“İÇ-DIŞ DÜŞMAN” EL-ELE, “SEBT EDEN”DEN GEÇİLMEZ!..
(“Malûmları” ince-ince haşlama, bir “Heceli Taşlama”):
S |
aygıdeğer Okuyucularımız!..
Bilindiği üzere bundan önceki bir yazımızda; “Türkiye Gazetesi”nin, bu yılın mübârek Ramazân ayının “Kadir Gecesi” vesilesiyle iki adet, parasız/hediyelik kitap verdiğini duyurmuş, bunlardan biri olan “Menâkıb-ı Çihâr Yâr-i Güzîn”den bahsetmiş idik.
“Asrımızın Seçilmişleri”nden rahmetli “Hüseyin Hilmi Işık” Efendi tarafından kaleme alınmış olan bu 596 sayfalık eserin 185’inci sayfasında “seb’ günü” denilen bir kavramdan bahsedilmekte ve bu zamanda “fitne ve fesâd çok olur. İnsanlar, koyunları sâhibsiz bırakıp, kurtların eline fırsat düşer:” şeklindeki ifâdeyi okuyunca hâtırımıza “Cennetmekân Gök Sultan Abdühhamîd Hân Hazretleri” ve onun devri geliverdi. Uğradığı haksızlıklar, iftirâlar, zulûmler… Ardından da koca “Osmanlı Devleti’nin inkırâzı” (çökmesi, batması, son bulması), “târih sahnesinden silinmesi”… hadiseleri zihnimizde canlandı.
Benzer durumların yaşanmaması için de “Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye” kitâbının “Ukubât/Cezâlar, Ta’zîr/Edeblendirmek” ve “Cinâyetler” başlıkları altında 22 sayfa hâlinde anlatılan tedbirlerin ne kadar ehemmiyetli olduğu, hâtırımıza geldi.
“Kötü söz söylemek, söğmnek, kötülemek” karşılığı Arapça’da kullanılan “Seb’ etmek” hakkındaki bir hadîs-i şerîflerinde “Peygamberimiz Efendimiz” (sallallahü aleyhi ve sellem) aynen şöyle buyurmaktadır: “Bir kimsenin ana-babasına seb’ etmesi, büyük günâhlardandır.” Ashâb-ı Kirâm: “Yâ Resûlallah! Bir kimse ana-babasına seb’ eder mi?” dediler. Resûlullah Efendimiz de; “Evet, bir kimse başkasının babasına seb’ ederse, o da onun babasına seb’ eder. Başkasının anasına seb’ ederse, o da onun anasına seb’ eder.”
= = = (***) = = =
S |
aygıdeğer Okuyucularımız!..
Malûmları olduğu gibi; şu “İnternet/Genelağ” ve “TV” ile “Cep Telefonu” çağı denilen günümüzde, âdeta kötü zanda bulunmak, iftirâ atmak, gıybet etmek, dedikodu yapmak, söğmek… gibi kötü huylar ve alışkanlıklara bir de siyasî hırs ve arzular karışınca, üstüne üstlük işin içine ayrıca “dış güçler” de eklenince… bir gümbürtüdür ki kopmakta, bu gibi vaziyetler de akıl ve düşünce sahipleri ile birlikte elbette ki bizim gibi yurtsever milliyetçileri de ziyâdesiyle üzmektedir. Diyoruz ve dahi bu his ve düşüncelerle kaleme aldığımız aşağıdaki mısralarımız ile Sizleri başbaşa bırakıyoruz. Kalbî sevgi ve saygılarımızla…
= = = (***) = = =
“Zan” derken “tvit” atmak, gıybet-iftirâ katmak;
“İç-Dış Düşman” el-ele, “sept eden”den geçilmez!..
“31 Mart-Hal’ Günü”, “Abdülhamîd”e çatmak;
“Koyun sahipsiz” kalır, “Ölem!” dersin göçülmez!..
“Fitne-fesât” kolkola, “Cin Şeytânı”ndan mola;
Ev-ev, mahalle-şehir; dönmüştür “karakola”;
“Şer Güçler” pupa-yelken, rahmet okutur “sola”;
“Devr-i Sâbık Günleri”, bu zamanla ölçülmez!..
“Kul Hakkı-Komşu Hakkı”, “Hak Kavramı” ara-bul;
“Ankara”, İzmir” gibi, kaynar “Şehr-i İstanbul”;
“Bir Baş” üstünde bin baş; herkes “amir”, herkes “kul”;
“Devlet-Millet” diyenler, hiçbir vakit küçülmez!..
“Ukûbât” olmayınca, “ta’zîr”ler kalmayınca;
Bir “Evliyâ-Ermiş”den, “nasîhat” almayınca;
“Salât: Rabbimiz emri”, “5 vakit” kılmayınca;
“Nefis: Gros Şampiyon”, bileği hiç bükülmez!..
“İç-Dış Düşman” el-ele, bir “harala-gürele”;
“Hainler: Hainlikte”, “Gâfil” diyor “Dur hele!..
…Demokratik hakkımız, kaptırmayız biz yele!..”
“Vatan” kaydı gidiyor, “erozyon” geri gelmez!..
“İç-Dış Düşman” el-ele, “medya salvo” salmakta;
“PKK”sı, “FETÖ”sü; dışta soluk almakta;
“Kripto-Satılmışlar”, gün günden çoğalmakta;
Şu “Diktatör” diyenler, “…50 Öncesi”n bilmez!..
“ABD: Aş’kâr Düşman”, “Yonan: Sanmayın Pişman”;
“Moskof: Kafkas’ı yuttu”, “Çin: Şişmanoğlu Şişman”;
“BAE-Suud” bi başka, yeter sınırı aşman!..
“Filistin: Garip Ülke”, gözden yaşı hiç silmez!..
KAYIKÇ’Ali yaz-duyur, sanma ki düşman uyur;
“Adam” bizden görünür, “teröre” diyor: “Buyur!”;
İçi-dışı kapkara, “kırkbir sabun” ancak yur;
“40 çeşit günâh” bilir, bir “Tövbe Nasûh” bilmez!..