İŞTE BU “HAYAT” BU “DOSTLAR”…
(“6 Şubat’”a bir “Ağıt”, alev almakta “kâğıt!”):
* “(Yer) üzerinde bulunan her canlı fânîdir.” (Kur’ân-ı Kerîm; Rahmân Sûresi, âyet 26)
* “Küllü nefsîn… ve ileynâ türce’ûn!” (Her nefis, ölümü tadacaktır ve sizi bir imtihan olarak şer ve hayr ile deneyeceğiz; hepiniz sonunda bize döndürüleceksiniz!..” (Kur’ân-ı Kerîm; Enbiyâ Sûresi, âyet 35)
* “Sizin kendisinden kaçıp durduğunuz ölüm, muhakkak sizi bulacaktır. Sonra görünmeyeni ve görüneni bilen Allah’a döndürüleceksiniz. O size (bütün) yaptıklarınızı haber verecektir.” (Kur’ân-ı Kerîm; Cuma Sûresi, âyet 8)
* “Size gelen mûsîbet, kendi ellerinizle işledikleriniz (günâhlar) yüzündendir.” (Kur’ân-ı Kerîm; Şûrâ Sûresi, âyet 30)
* “Allah’ın buyruklarını umursamayan insanların elleri ile yapıp işledikleri yüzünden karada ve denizde fesat çıkar. Allah da onlara yaptıkları şeylerin bazılarının cezasını tattırır…” (Kur’ân-ı Kerîm; Rûm Sûresi, âyet 41)
* “Sana gelen her iyilik, Allah’tandır; sana isabet eden kötülükler ise nefsindendir (işlediğin günâhlara karşılıktır). (Kur’ân-ı Kerîm; Nisâ Sûresi, âyet 79)
* “Ey Rabbimiz! Biz çaresiz ve aciz kullarına Yüce Katından acilen rahmet ve merhamet ihsân eyle! Bizim şu içinde bulunduğumuz durumdan kurtulmamız için, kurtuluş yollarımızı kolaylaştır.” (Kur’ân-ı Kerîm; Kehf Sûresi, âyet 10)
* “Allah’ın sana iyilik yaptığı gibi, sen de iyilik yap ve yeryüzünhde bozgunculuk isteme (yapma). Çünkü Allah, bozguncuları sevmez.” (Kur’ân-ı Kerîm; Kasas Sûresi, âyet 77)
* “Hayır olarak ne yaparsanız, şüphesiz Allah, onu hakkıyla bilir.” (Kur’ân-ı Kerîm; Bakara Sûresi, âyet 215)
* “Yüce Allah, hadis-i kudside şöyle buyurdu: ‘Ey Âdemoğlu, (muhtaç olanlara) sen infak et, ben de sana (vereyim) infak edeyim.’”, “Her iyilik, bir sadakadır.”, “Sadaka, Rabb’ın gazâbını söndürür (Allah’tan azâb ve ceza gelmesini önler) ve kötü bir şekilde ölmeyi önler.”, “Kim zerre kadar iyilik yaparsa karşılığını, kim de zerre kadar kötülük yaparsa cezâsını görecektir.” (Hz. Muhammed “sallallahü aleyhi ve sellem”)
* “…bizim gençliğimiz, bizim nesillerimiz günâha giriyor, onlar isyân ediyorsa o bile benim yüzümdendir. Çünkü ben; evimde evlâtlarıma, nesillerime sahip çıkamadım! Ben kendi derdime, dünyama düştüm. Çocuklarım okusun; doktor, avukat, büyük adam olsun diye ben evlâtlarıma bu nesillere dînimi, atalarımızdan bize emânet kalan i’lâ-yı kelimetullah dâvamızı, helâl-harâmı, gerçek İslâm dâvamızı anlatamadım! Hakiki İslâmiyet’in îtikadî doğrularıyla yani hakkıyla onlara sahip çıkamadığım için bunlar; bu hadiseler oluyor mu?” (Prof. Dr. Ahmet Maranki–Yeni Akit Gzt; 10.02.2023, sy. 13)
* “Hidrojen Bombası Gibi! Hiroşima’dan 3 bin 300 kat daha büyük. …depremin, Sovyetler Birliği’nin 1961’de yaptığı Hidrojen bombası denemesiyle eş değer enerji ürettiği belirtildi…” (Türkiye Gzt; 10.02.2023, sy. 16)
* “…Maddi depremler ne kadar büyük olursa olsun, mânevî yapımızı canlı tuttuğumuz için bütün yaraları çok kısa sürede sardık/sarıyoruz/saracağız…” (Yaşar Değirmenci- Yeni Akit Gzt; 10.02.2023, sy. 14)
* “Yıkımın Çok Olmasının Sebebi, 17 Ağustos’un 3 Katı Şiddetinde! Türkiye’yi hüzne boğan felâkette 122 yılın en yüksek artçıları kaydedildi. Kocaeli depreminin 3 katı büyüklüğünde enerji açığa çıktı…” (Türkiye Gzt; 11.02.2023, sy. 16)
* “Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, ‘Türkiye genelinde 12 bin 141 bina ve 66 bin 58 bağımsız bölümün yıkık veya ağır hasarlı olduğunu tespit ettik.’” (Yeni Akit Gzt; 11.02.2023, sy. 1, 9)
* “Yıkılan Rezidansın Müteahhidi, Yurt Dışına Kaçarken Yakalandı! Hatay’da yıkılan Rönesans Rezidans’ın müteahhidi Mehmet Yaşar Coşkun, Başsavcılığın talimatıyla polis ekiplerince İstanbul Havalimanı’nda, Karadağ’a kaçmak üzereyken gözaltına alındı.” (Yeni Akit Gzt; 11.02.2023, sy. 1, 7)
S
aygıdeğer Okuyucularımız!..
“Asrın Depremi” olarak nitelenen bu “6 Şubat Depremi”nin 4’üncü gününde çıkan “Türkiye” ve “Yeni Akit” gazetelerimizin birinci sayfalarında “vefat” edenler ile “yaralılar”ın sayısı 9 bin 57 ve 52 bin 979 olarak verilirken 9 Şubat tarihli TV ve İnternet haberlerinde bu rakamlar, 12 ve 63 bini aştığı şeklinde olmakta; 10 Şubat tarihli “Türkiye Gazetesi”nde çıkan “ABD Uçak Gemisini Gönderdi, Uzmanlar Uyardı: Bu gemi ne için geliyor?” haberi ise, 20 yıl önce “plânlı tatbikatı” yapılan bir başka tehlikeye dikkat çekmektedir.
Bu durumlar bize (“Rus-Ukrayna” savaştı, burda “Biz” öldük sanki/”Coni”yi “Dost” bilirdik, meğer en “Büyük Yanki!”) şeklindeki vecîz sözümüzü hatırlatmaktadır.
Öte yandan; Sn. Cumhurbaşkanımız’ın “Deprem Belgesi”nden söylediği “Bir yılda bölgeyi ayağa kaldıracak, TOKİ aracılığıyla gerekli operasyonları yapacağız” sözü ise yangın yerine dönmüş gönüllere âdeta “zemzem” gibi gelmektedir, diyoruz…
“Devlet-Millet Seferberliği”ne dair görüntü ve haberlerin yer aldığı bu gazetelerimizde, şu sevindirici gelişmeleri de okuyoruz:
– “Cumhurbaşkanlığı uçağı, yaralı ve malzeme taşıyor.
– Askeri helikopterler, hava koridoru kurdu.
– 40 kilometrelik yardım konvoyu.
– Deprem bölgelerinde çadır kentler kuruldu.
– Hatay Havalimanı pistini İGA tamir ediyor.
– Üç koldan müdahale ile İskenderun Linanı söndü.
– 77 sahra hastanesi hazır.
– El ele verdik, yaraları sarıyoruz.
– İhlâs Vakfının tırları, afet bölgesinde.
– İlk etapta 420 personel gönderen kardeş Azerbaycan, 227 kişilik yeni bir arama kurtarma ekibi daha gönderdi. Azerbaycan ekipleri enkaz altından 5’i çocuk 26 kişiyi kurtardı.
– Deprem bölgesine iş makinesi, araç, yiyecek, içecek, ısıtıcı, battaniye, çadır götürecek gemiler; İstanbul ve İzmir’den yola çıktı.
– Kastamonu ve Erzincan’dan 9, Kıbrıs’tan ise 4 komanda taburu deprem bölgesine gönderildi.
– İstanbul Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği, ilk etapta 40 bin çift ayakkabı ve 2 bin 500 kışlık ceketi bölgeye ulaştırdı. Gıda Perakendecileri Derneği de bölgeye gıda malzemesi yardımı yolladı.
– 81 ildeki yardım kampanyaları çığ gibi büyüyor. Toplanan yardım malzemeleri AFAD aracılığıyla depremzedelere ulaştırılıyor.
– Kırıkkale’de bir imam, öğretmen olan 2 kızıyla umreye gitmek için biriktirdikleri 84 bin lirayı, depremzedelere gönderilmek üzere TDV’ye teslim etti.”
Ve de “Anadolu Ajansı”nın 9 Şubat tarihli haberine göre; Türkiye’ye en kalabalık yardım ekibi Azerbaycan’dan geldi. 725 Azerbaycanlı kardeşimiz deprem bölgesinde bir haftadır çalışıyor, can kurtarıyor. İkinci en kalabalık ekip ise 450 kişi ile İsrail’den. Bunları sırasıyla, Hindistan (252), Fransa (204), KKTC (200), Polonya (178), Özbekistan (171), ABD (159), Katar (150) ve Rusya (150) takip ediyor. Komşularımızdan Irak (150), İran (125), Gürcistan (100), Bulgaristan (59), Yunanistan (46) ve Ermenistan (27) kişi yolladı. 19 Avrupa ülkesinden ‘AB Sivil Koruma Mekanizması’ aracılığıyla gönderilen yardım personelinin toplam sayısı (1.550) kişi ve (70) de arama-kurtarma köpeğidir. (**)
Daha nice nice sevindirici haberleri almak, muhalif basın ve siyasilerimizi de “hayırlarda bir araya gelmek”, ölen “din kardeşlerimiz”e Cenâb-ı Allah’tan gâni gâni rahmetler, “yaralılarımız”a da acil şifâlar dileklerimizi tekrarladıktan sonra “tefekkürî düşünceler”le kaleme aldığımız aşağıdaki mısralarımız ile Sizleri başbaşa bırakalım istiyoruz. Kalbî sevgi ve saygılarımızla…
= = = (***) = = =
(*) “Sen”, “Ben” yahut “Birimiz”; elbet olabilirdik;
Bir “beton”un altında, “Biz” de kalabilirdik;
Bir “hastane morg”unda, o gün donabilirdik!..
İşte “hayat” bu “Dostlar”; “Bir” var, “ikinci” yokmuş;
“18/Onsekiz bin âlem”de, “ömür sevinci” yokmuş!..
Fânî dünya fânî-ligün bildürür;
Belki bugün belki, yarın mutlaka!..
Gün gelür de herbir, nefsi öldürür;
Belki bugün belki, yarın mutlaka!..
(*) “Sen”, “Ben” yahut “Birimiz”; “istatistik” olurduk;
“Son nefes”i toz-toprak, içindeyken solurduk;
Say-say bitmez “dertler”den, o günden kurtulurduk!..
İşte “hayat” bu “Dostlar”; “Bir” var, “ikinci” yokmuş;
“18/Onsekiz bin âlem”de, “ömür sevinci” yokmuş!..
Fânî dünya fânî-ligün bildürür;
Belki bugün belki, yarın mutlaka!..
Gün gelür de herbir, nefsi öldürür;
Belki bugün belki, yarın mutlaka!..
(*) “Sen”, “Ben” yahut “Birimiz”; camide “en ön saf”ta;
Bir “tabutluk” üstünde; “aynı gün, aynı hafta”;
Birkaç metrelik mezar; tapuda: “Ada, Pafta!..”
İşte “hayat” bu “Dostlar”; “Bir” var, “ikinci” yokmuş;
“18/Onsekiz bin âlem”de, “ömür sevinci” yokmuş!..
Fânî dünya fânî-ligün bildürür;
Belki bugün belki, yarın mutlaka!..
Gün gelür de herbir, nefsi öldürür;
Belki bugün belki, yarın mutlaka!..
Bir “Mevlîd”, birkaç “Yâsin”; okunursa şanslıyız;
“Evlât-Torun” kâlbine, dokunursa şanslıyız;
“Kabrimiz” başucuna, “taş” konursa şanslıyız!..
İşte “hayat” bu “Dostlar”; “Bir” var, “ikinci” yokmuş;
“18/Onsekiz bin âlem”de, “ömür sevinci” yokmuş!..
Fânî dünya fânî-ligün bildürür;
Belki bugün belki, yarın mutlaka!..
Gün gelür de herbir, nefsi öldürür;
Belki bugün belki, yarın mutlaka!..
KAYIKÇ’Ali “dertli”sin, günler var ağlıyorsun;
Şu “6 Şubat” için, “ciğerin” dağlıyorsun;
“Milletçe” hep “yasta”yız, “karalar” bağlıyorsun!..
İşte “hayat” bu “Dostlar”; “Bir” var, “ikinci” yokmuş;
“18/Onsekiz bin âlem”de, “ömür sevinci” yokmuş!..
BİR EK: “(Eşim( yoksa n’eyleyim, ben bu hayatı?!..”
Diyen kadın titretti, şu kâinatı!..
Tekbir: Allahü ekber!.. Allahü ekber!..
İşte “evlilik” budur, en güzel haber!.. (A. Ka.)
